22.8 C
İstanbul
Pazartesi, Eyl 16, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
EdebiyatManşetÖykü / Roman

Yüzümdeki Çizgi

Neşe Kazan

Hani derler ya “Yüzümdeki her çizginin bir sebebi var.” diye…
Benim yok.
Yok yok çizgilerim var. İrili ufaklı, yüzeysel, derin…
Sebeb-i kastım biraz edebî takılırsam milyonlarca neden yükleyebilirim…
Ama bu gerçek suçluya yataklık yapmak olur ki kimse gerçek müsebbibin zaman olduğunu söylemek istemez.
Hangi çizgide kaldı toprağa verdiklerim.
Bilemem.
Ama öyle izler var ki bende.
Onda sevdiklerim var. Onda gerçekten yaşanmışlıklar var.
“Abiiiiiiii!…” diye seslendiğim kuzenlerim var.
Onlar iki kardeş. Biz birlikte büyüdük
Hatta İlker Abimin günlerce beni elimden tutup okuldan almışlığı bile var.
Onlarla birlikte kendimi inanılmaz güvende hissetmişliğim, tek çocuk olarak yaşarken, yalnızlığıma yoldaş olmuşlukları var.
Var da…
Zaman zaman erkek oyunları oynayınca beni aralarına almıyorlar.Halama söylüyorum, fasulyeden ne demekse beni oyuna o şartla alıyorlar.
-Dokmen diye bir oyun oynuyorlar. Şu an internet üzerinde bile arayıp bulamadığım 60’lı yıllarda oynanan bir oyun.
Bir de iki kardeş arkadaşları var aşağı mahalleden adları bende saklı.
Beni kandırmaya çalışıyorlar ama duyuyorum…
Ellerinde tahta parçaları tabanca niyetine. Onları gördükleri yerde “dokmen” diyecekler ve sanki sobelemiş gibi olacaklar. Detayını bilmiyorum ama altı yaş algım sadece bunu kaydetmiş.
İlker abim
-Haydi Dinçer! diyor kardeşine
-Koşşş!
Biliyor ben hızlı koşamam.Ve biliyor ben sokağın başından sonrasına tek başıma çıkamam.
Evimizin henüz bahçe duvarı yapılmamış. Aynı bahçe içerisinde iki ayrı evdi bizimkisi; ama iki evin de hayali de olsa çizilmiş sınırları vardı. Onların tarafında yüksek toprak yığınının üzerinden başladı kaçma kovalama serüvenimiz…
Koştu Dinçer Ağabey’im…
İlker Ağabey zaten önden gitmişti.
Ben hazırlıksız yakalanmışım, bir de sakız gibi yapışmışım onlara.

Söyleyiveriyorum Hala’ma.
Halam eğer iyi günündeyse kızıyor onlara.
Stres yüklüyse: “Ne işin var erkek oyunlarıyla?” diye söyleniyor bana.
O gün bunlar olmadı..
Vaktim olmadığını düşünmüş olmalıyım.
Peşlerinden koşarak sadece bir iki adım attığımı hatırlıyorum, sonrasında bende film kopuyor. Görüntü kesik kesik yer etmiş hafızamda. Birisi kucaklamış beni Halam mı, Amcam mı bilmiyorum. Ama bir diğeri de sürekli çeneme havlu bastırıyor. Kan görüyorum, hem de öyle böyle değil… Adeta şelale… Bir koşturmaca var.
Sonra bir koltuk hatırlıyorum. Beyaz önlüklü bir doktor.
Garip ama hiç acı hissetmiyorum.
Korkudan dizlerimi de hissetmiyorum.
Sonrası çenemin altında tam iki dikiş…
Bu dikişler ne zaman atıldı onu da bilmiyorum.
Sonra eve geliyoruz. Kızdılar mı, üzüldüler mi hiç bir tepkiyi hatırlamıyorum.
Zamanla kapanıyor yaralar.
Bilmeyenler gamzem var sanıyorlar.
Oysa sevdiklerimi sakladım o çizgiye,
Aynaya her bakışımda bana gülümsüyorlar…

İlgili Haberler

Artık Kelimelerin de Bir Müzesi Var

okuryazarkitaplar

Sanat ve Edebiyatın Kaynağı Olarak Mitler

okuryazarkitaplar

Ayrılık Oyunu (Deneme)

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...